Dünya Sağlık Örgütü(WHO) tarafından Covid-19 virüsünün “pandemi” olarak ilan edilmesi ve Koronavirüs vaka sayılarının tüm dünyada ve ülkemizde giderek artması sebebiyle, kamu ve özel sektörde birçok işveren işyeri faaliyetlerini tamamen durdurmuş veya sınırlandırmış ya da personelinin uzaktan/evden çalışma usulüne geçmesi için çalışmalara başlamıştır. Teknolojik altyapıya sahip olan işyerlerinde evden/uzaktan çalışma yapılması mümkün olmakla birlikte, işin niteliği gereği uzaktan çalışma modelinin uygulanamayacağı, üretim ve hizmet sektörlerinde faaliyetlerine devam eden işverenlerin öncelikle başvurduğu yöntem ücretsiz izinler olmuştur.

 

KORONAVİRÜS NEDENİYLE ÜCRETSİZ İZİN UYGULAMASI

Ücretsiz izinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) askıda sayılır ve bu süre zarfında işçi iş görme (çalışma) işveren de ücret ödeme borcunu yerine getirmez. Ücretsiz izin teklifi işverenden gelmişse bu durum çalışma koşullarında esaslı değişiklik sayılacağından, İş Kanunun 22 nci maddesi uyarınca işverenin ücretsiz izin teklifini işçiye yazılı olarak iletmesi, işçinin de bu teklifi altı işgünü içinde yazılı olarak kabul etmesi gerekir. İşçilerin onay vermemesi halinde, işverenler, işçileri ücretsiz izne çıkartamazlar. İşten atma tehdidi ile işçilere imzalatılan ücretsiz izin talep dilekçelerinin veya formlarının bir geçerliliği yoktur. Keza, ücretsiz izin uygulaması halinde, iş ilişkisinin asli unsurları olan, iş görme ve ücret unsurları askıya alındığından, iş ilişkisi sona ermektedir. İşverenin, onayı olmadan tek taraflı olarak işçiyi izne çıkartması tek taraflı bir işten çıkarma olduğundan, işçi, kıdem (en az bir yıllık çalışma süresini doldurmuşsa) ve ihbar tazminatına hak kazanacağı gibi, işe iade davası da açabilecektir.

Ücretsiz izin konusunda işçinin rızasının bulunup bulunmadığı hususunun ispatı işverene ait olacaktır. Burada önemle belirtmek gerekir ki, işçinin muvafakatinin bulunduğuna ilişkin ispat yükü işverene yüklendiği için, işçilerden alınacak muvafakatin herhangi bir tereddüde yer vermemesi önem arz etmektedir.

Bunların yanı sıra, ücretsiz izin uygulamasının niteliği itibariyle “makul ve geçici bir süre” olması gerekmektedir. Ayrıca, işverenin bu husustaki önerisine ücretsiz izin süresini eklemesi, işçinin ücret gelirinden yoksun kalacağı sürenin uzunluğunu bilmesi ve sağlıklı bir değerlendirme yapabilmesi açısından önem arz etmektedir.

Ücretsiz izne ayrılan işçi bu süre zarfında işsizlik ödeneği (işsizlik maaşı) veya kısa çalışma ödeneği alamaz.

Ücretsiz izin, işçinin iş sözleşmesinin askıda olduğu ve işverence işten çıkışının da yapılmadığı bir süreçtir. Geçici istihdam güvencesinin sağlanması amacı ile 4857 sayılı İş Kanununa geçici 10. Madde eklenerek istihdamın korunması amaçlanmıştır. Buna göre işveren, 17 Nisan 2020 tarihinden başlamak üzere üç (3) aylık bir süre boyunca işçinin iş sözleşmesini haklı nedenin varlığı dışın da başka bir nedenle tek taraflı olarak sonlandıramayacaktır. İş akitlerinin feshedilmesinin önüne geçilmesine yönelik düzenlemeyi içeren geçici 10'uncu maddesin de belirtilen sürelerin 17 Eylül 2020 tarihinden itibaren iki ay daha uzatılması düzenlenmiştir.

 

ÜCRETSİZ İZİN SÜRELERİ KIDEM TAZMİNATI HESABINDA DİKKATE ALINIR MI?

Kıdem tazminatı hesaplanırken işçinin, aynı işyerinde çalışmış olduğu süre dikkate alınır. İş sözleşmesinin askıda olduğu süreler kıdem tazminatına esas hizmet süresinden sayılmaz. Bu nedenle ücretsiz izin süreleri kıdeme esas hizmet süresi hesabında dikkate alınmayacaktır.

 

ÜCRETSİZ İZİN SÜRECİNDE SİGORTA PRİMLERİ VE SAĞLIK SİGORTASI

Ücretsiz izine çıkarılan çalışanın sosyal güvenlik primleri ödenmez.

Bir yıl içinde bir ayı aşmamak kaydıyla ve iki tarafın anlaşmasıyla uygulanan ücretsiz izinde; bir ay içinde çalışanın genel sağlık sigortası devam eder ve devletin sunduğu sağlık hizmetinden hem çalışan hem de bakmakla yükümlü olduğu kişiler yararlanabilir.

Ancak bir ayı geçerse genel sağlık sigortası biter. Bundan sonra çalışan ya kendi primini ödeyerek genel sağlık sigortasını devam ettirir ya da gelir testine girer ve primleri ödeyecek gücü yoksa devlet karşılar.

Ancak bu yılın başında yapılan bir düzenleme ile genel sağlık sigortası prim borcu olanlar 2020 yılı sonuna kadar devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden yararlanabilecek.

08.01.2020 tarihli ve 31002 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 07.01.2020 tarihli ve 2040 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile de:

Genel Sağlık Sigortası kapsamında olan, ancak primlerini zamanında ödememesi nedeniyle borçlu duruma düşen Türk vatandaşları ile bakmakla yükümlü olduğu kişiler, Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına ait sağlık tesisleri ile Devlet üniversitelerinin sağlık uygulama ve araştırma merkezlerinde (üniversite hastaneleri) sunulan sağlık hizmetlerinden 31.12.2020 tarihine kadar yararlanmaya devam edebileceklerdir.